- Hıristiyan inancında kadın, Meryem Ana kişiliğinde tahta oturtulur ama Tanrı’nın cennetinden kovulmanın da sorumlusudur. İlk günahın sorumlusu olarak görülen kadın, insanoğlunun sonsuzluktan ölümlü bir yaşama düşmüş olmasının, suça itilmiş olmasının nedeni sayılır.
- 1215’te toplanan Konsil kararı ile kadınlar, Kilise’deki bütün yönetim görevlerinden uzaklaştırıldılar. Erkeğin yardımcısı oldular.
- Daha önce de toplu ölümlere yol açan kör inanç, 14. yüzyılın sonundan 17. yüzyıl sonuna kadar cadı avları ile devam etti, kurbanların %80’i kadındı ve on binlerce (tahminler çok farklı) kadın türlü işkencelerden sonra kurban edildi. Ortaçağ, toplu katliamların ve cadı avlarının yaşandığı bir çağ oldu. Aynı dönemde Meryem Kültü de güç kazandı.
- Engizisyon üyesi, hakim, savcı ve jüriyi tek başına temsil ediyordu. Kararların temyizi yoktu. Kilise, Hıristiyan inancı öldürmeyi yasakladığı için, ölüm cezasını bizzat infaz etmiyor, bu işi devlet kurumuna bırakıyordu.
- Protestan Kilisesi de cadı avına girişmişti. Rahiplerin evlenmesine izin çıkartılmıştı.
- Cadı çılgınlığı İrlanda’da pek yaşanmadı. Kadın düşmanı görüş, İrlanda-Kelt kültürünün yabancısıydı.
- Şeytan ve cadı korkusu, göçmenlerle Amerika kıtasına da ulaştı. Yeni Dünya’da davalar daha kısa sürüyor, temyiz hakkı tanınıyordu.
- En son resmi cadı yakılma olayı 1787 yılında İsviçre’de yaşandı. Kadınların şeytanın iş birlikçisi olarak görülmesi yaklaşık 300 yıl sürdü.
- Jeanne d’Arc (1412-1431), tarihin Kilise tarafından itibarı geri verilen tek cadısı oldu. 1920 yılında Tanrı korkusu içinde geçirdiği yaşamı dolayısıyla azize ilan edildi.
- Kıta Avrupası’nda uygulanan işkencelerin yasak olduğu İngiltere’de cadı avı daha verimsiz geçmişti. İskoçya’da ise daha ciddi sayılar söz konusuydu.
- Jus primae noctis, soyluların kullandığı bir haktı. Ortaçağ’dan beri süre gelen bu hakka göre soylular, emirlerinde çalışan kadınların evlilikteki ilk gecelerini kendileriyle geçirmelerini isteyebiliyordu. Uygulama, efendinin her şeye sahip olduğunun açık bir göstergesiydi.
- Herkes İsa’nın dirildiği yaşta ve doğal bir kusuru olmadan dirilecekti. Cennet, otuzlu yaşlarda insanlara tahsis edilmiş bir dünya olacaktı. Kadınlık hali kusurluluk anlamına geldiğinden, dirilenlerin tümü erkek olacaktı.
- 1600’lü yılların başında İngiltere’de kadın, yerel geleneklerin dışında, hukuksal olarak hak sahibi değildi. Babasının velayeti altında bulunuyor, evlendiğinde bütün özel mülkleri kocasına geçiyordu. 16. yüzyılda ise I. Elizabeth ile taht varisi olmaya başladılar. Londra’da kadınların %10’u okuma yazma biliyordu.
- 1647’de Kuzey Amerika kolonisi Massachusetts’te çıkarılan bir yasa ile erkeklerin eşlerini dövmesi yasaklandı.
- 17. yüzyılda Paris ve Londra’da prezervatif edinmek mümkündü. Araç, cinsel hastalıklardan korunmadan giderek doğumu önlemek için kullanılmaya başlandı.
- Kadının doğumda çektiği sancılar, Havva’nın günahkarlığının cezası sayıldığı için, 19. yüzyılda Kilise, kloroform yoluyla doğum sancılarının dindirilmesine karşıydı.
- 20. yüzyılda tutucu Katolikler ve köktendinci Protestanlar doğum kontrolüne ve kürtaja savaş açmışlardı, bu savaş da devam ediyor.
- İrlanda’da yasak olan kürtaja 2013’ten sonra yalnızca hayati durumlarda izin verilmişti. 2017 yılında başkent Dublin’de kürtajın yasallaşması için gösteriler düzenlendi. Mevcut yasa cinsel saldırı sonucu hamile kalan kadınlara bile kürtaj hakkı vermiyor. 2018 yılında kürtaj yasası ile ilgili olarak referandum yapılması planlanıyor.
Amerika, azize, cadı, cadı avı, cadı yakılma olayı, doğal bir kusuru olmadan, Doğum, doğum kontrolü, doğum sancısı, Dublin, Hıristiyan inancı, Hıristiyanlık, I. Elizabeth, İngiltere, İrlanda, İrlanda'da kürtaj yasağı, Jeanne d’Arc, Jules Leneupveu, Jus primae noctis, Kadın, kadının yeri, Kadınlık hali, Katolikler, kloroform, köktendinci Protestanlar, Kürtaj, kürtaj yasası, kürtajın yasallaşması, kusurluluk, Kuzey Amerika, Massachusetts, Orleans Bakiresi, prezervatif, Protestan Kilisesi, Şeytan, Şeytan ve cadı korkusu, şeytanın iş birlikçisi
Leave A Reply