BAUHAUS 1
1919-1933
- İsviçreli Le Corbusier (1887-1965) hem kent yaşamına uygun, hem bireyselliği koruyan, sıradan olmayan, yaratıcı bir biçim anlayışını koruyan yapıları savunuyor. Bir evde dış görünüşten çok odaların, evin içinin iyi organize edilmiş olmasının, rahatlığın, sahibine beklentisinin karşılığını verebilmesinin önemli olduğunu öne sürüyor.
- Almanya’da Le Corbusier’nin bu görüşlerini savunan, Frank Lloyd Wright’ın (1867-1959) teorilerinden etkilenen, teknik gelişmelerle sanatı birleştirmeyi amaçlayan, zanaat ile de elele veren Bauhaus Mimarlık ve Sanat okulu Weimar’da Walter Gropius (1883-1969) tarafından kuruldu (1919 ) (Staatliches Bauhaus) .
- Bauhaus 20. yüzyılın en etkili mimarlık ve tasarım okulu oldu.
- Gropius, mimarların, ressamların, heykeltraşların zanaate geri dönmesi gerektiğini; çünkü profesyonel sanat diye birşey olmadığını; sanatçı ile zanaatkar arasında temelde bir fark olmadığını; sanatçının yüceltilmiş bir zanaatkar olduğunu; zanaat temelinin her sanatçı için elzem olduğunu; sanatçı ile zanaatkar arasında ayrım yapmayan yeni bir lonca kurulması gerektiğini öne sürüyordu.
- Bauhaus’ta mimarlıktan başka vazo tasarımından şehir planlamasına, çocuk mobilyasından fotoğrafçılığa çeşitli sanat dallarında eğitim verilmesi hedeflenmiştir.
- Bauhaus’un ilk ve en önemli hedefi sanat ve zanaat ikilemini ortadan kaldırmaktır.
- Teknoloji bu dönemde yapıya girdi.
- Gropius sanat-zanaat-endüstri üçlüsünü birleştirmeyi amaçladı. Bu, Birinci Dünya Savaşı sonrası yeni dünyaya yeni bakış açısı oldu.
- Bauhaus, yaratıcılığın, tarihteki klasik örneklerin kopya edilmesi ile geliştiğini varsayan o güne kadarki çeşitli sanat ve mimarlık kurumlarından çok farklı bir çizgi izledi.
- Tasarımda netlik, akılcılık, sadelik, geometrik düzenlemeye bağlı biçimler, asal renkler ve işlevsellik temeline oturan De Stijl ve Konstrüktivizm Weimar’a gelince Bauhaus’un modernist çizgisi belirmeye başladı.
- Vitray, mobilya, dokuma, duvar kağıdı, çeşitli basım teknikleri, reklamcılık ve afiş gibi yeni konular ilk kez sistematik olarak ele alındı.
- Bauhaus kesin programa dayalı bir kurum değildi, Gropius’un fikirlerine dayanıyordu.
- Bauhaus Ekspresyonizm ve Konstrüktivizm’in (1916) getirdiği bir akım oldu.
- Mondrian ve Cezanne’ın eserlerindeki yalınlık ve denge mimariye yansıdı.
- Doğada, insanda hatta makinada denge ve düzen gözetildi.
- 1910’dan sonra Almanya’da Ekspresyonizm, Hollanda’da Neo Plastisizm ve De Stijl, Rusya’da Konstrüktivizm etkileri ile yapılarda arınmışlık ortaya çıktı.
- 20. yüzyıl sanatında aranan özellikler yalınlık, ifade gücü (ekspresyon) ve yapısallık (denge ve kalıcılık) oldu. 1912’lerde Avrupa’da hatırı sayılır hale gelen Doğu etkisi ile arı, sade ve işlevsel olma öne çıktı.
- Özellikle Almanlarda bu arayışlar güçlü oldu.
- Art Nouveau’nun dekoratifliğine ve her türlü dekoratif ögeye karşı çıktılar.
- Mimarlıkta :
**işlevsellik,
**yalın biçim arayışı,
**toplumun ihtiyaçlarını dikkate almak,
**yapının çevre ile uyumlu olmasına (organik yapıya) özen göstermek,
**binalara saydam bir görünüş kazandırarak iç ve dış mekanı birleştirmek,
**bu ana ilkeleri kişisel yaratıcı güç ile ifade etmek önemsendi.
- Okulda metal işleme, mobilya yapımı, dokuma, seramik, tipografi, duvar resmi için işlikler açıldı. Ancak bu faaliyetler maliyeti karşılamadı.
- 1921’de Wassily Kandinsky (1866-1944)Weimar’da Bauhaus diye bilinen tasarım okulunun kadrosuna dahil oldu. 1926’da biçimlerin etkili anlamları konusundaki Kandinski’nin araştırmalarının özeti Bauhaus’ta yayımlandı.
- 1922 yılında Bauhaus’a giren Paul Klee (1879-1940) de Bauhaus’ta uzun süre öğretmenlik yaptı. Öğrencileriyle çizgilerin, biçim kalıplarının, renklerin, simgelerin, perspektifin resimsel işlevleri üzerinde çalıştı. Klee Bauhaus’tan 1931’de, Kandinski ise 1933’te ayrıldı.
- Gropius zanaat vurgusundan vazgeçmeden Bauhaus’un amaçlarını 1923 yılında yeniden belirledi: seri üretim için tasarım yapmak. Okulun yeni sloganı “endüstri için sanat” oldu.
- Josef Albers (1888-1976), 1920’de Weimar’da Bauhaus Tasarım Okuluna yazılarak 32 yaşında okulun en yaşlı öğrencisi oldu. Burada malzemelerini çöplerden sağlayarak ilk defa soyut resimlerle deneysel çalışmalara girişti; 1922’de cam atölyesini yeniden organize etti. 1925’te Bauhaus ile Dessau’a taşınan Albers, burada profesörlüğe getirildi. 1939’da Amerikan vatandaşlığına geçti. 1950’de Yale Üniversitesi sanat bölümünde mimarlık ve tasarım bölümlerini yönetti.
- Bauhaus döneminde dans nasıldı diye bakarsak: Oskar Schlemmer (1888-1943), Almanya’da 1913-1933 yılları arasında Bauhaus bünyesinde hem eğitmen hem sanatçı olarak çalışan bir heykeltraş, tasarımcı ve kuramcıydı. Bauhaus estetiğinin prensiplerini ortaya koyan eseri Das Triadisches Ballet (1922), insan figürünün geometrik şekillerle dönüştürülmesini esas almıştır. Bu eser aynı zamanda dönemin en fazla sahnelenen avangard dansı olmuştur. Schlemmer, dansın koreografik olarak oluşturulmuş geometrisinin hem mekanik, Apllovari, hem de ilkel itkilerin ifadesini esas alan Dionizyak akımın bir sentezini sunduğunu düşünüyordu.
Albers, Apllovari, Bauhaus, Bauhaus Mimarlık ve Sanat okulu, Bauhaus Üniversitesi, Cezanne, De Stijl, Frank Lloyd Wright, Josef Albers, Kareye Saygı, Konstrüktivizm, Le Corbusier, Mondrian, Neo Plastisizm, Oskar Schlemmer, Paul Klee, Staatliches Bauhaus, Triadisches Ballet, Walter Gropius, Wassily Kandinsky, Weimar
Comment
verdiğiniz bilgiler için teşekkürler :)